Hıdırellez: Baharın Doğuşu

Bahar, insanlık tarihi boyunca her zaman önemli bir mevsimdir. Her zaman yeniden doğuşla ilişkilendirilir. Temizlik ve yeniden doğuş her zaman bu mevsime denk gelir. Adeta insanlık bu mevsimi hayatlarına bir beyaz sayfa açma olarak görmüştür.

Baharın gelişi her toplumda ve kültürde birbirinden farklı şekillerde karşımıza çıkar. Kimisi bir aşk hikayesinin döngüsü, kimisi ise huysuz bir ninenin duygularıyla ilgilidir. Türkiye’de ise bize çocukluğumuzdan beri öğretilen “üç tarafı denizlerle çevrili, Asya ve Avrupa’yı birbirine bağlayan köprü görevi gören, türlü medeniyetlere ev sahipliği yapmış bir ülke” bilgisinin de en güzel göstergesi olarak Anadolu olarak adlandırılan bu topraklarda bu çeşitliliği görmek hiç de zor değildir.

Örneğin; Yunan mitolojisine göre Hades’in biricik eşi Persephone yeraltından yeryüzüne çıktığı zaman, Bulgarlara göre ise Baba Marta adlı, tüm yıl huysuz şekilde dolanan bir ninenin yüzü güldüğünde gelir bahar. Nevruz, Martenitsa, Paskalya ve Hıdırellez; hepsi bu topraklarda kendine bir köşe bulan inançlardır.

Bugünkü yazımızda ise, hazır 5 Mayıs gelmişken, Hıdırellez’den bahsedeceğiz.

Hıdırellez, kökü İslam’dan çok önceki yaz kutlamalarına dayanan bir yaz bayramı aslında. Hızır ve İlyas adlı, iki ölümsüzlüğe kavuşmuş ermişin 5 Mayıs’ı 6 Mayıs’a bağlayan gece kavuşup duaların dilendiği ve baharın gelişinin kutlandığı bir bahar kültürü. Her ne kadar Batı Türkleri arasında kutlanıyor olsa da Kırım, Balkanlar ve Orta Asya’ya kadar uzanan geniş bir coğrafyada etkilerini görmek mümkün.

Hızır, karada; İlyas, denizlerde yardıma muhtaç insanlara el uzatan iki ölümsüz karakter olduğuna inanılır. Bizim Hıdırellez dediğimiz bu bayramda aslında bu iki ölümsüzün bir araya gelip yeryüzüne baharı getirdiği gün olarak kutlanır. Zaman içerisinde İlyas’ın görünürlüğü azalmış olsa da hâlâ gece dilenen dilekler ona ulaştırılmak için akarsulara veya denizlere atılır. İnanç odur ki bu gece dilenen dilekler kabul olur.

Tarihte aslında Hıdırellez, bir bayram olarak Osmanlı ve Selçuklu’da kabul görmüş; 6 Mayıs’ta halk şenliklerle bayramı kutladığı belgelere yansımıştır. Anadolu’nun ücra köşelerinde bu bayram kutlanmaya uzun seneler devam etmiş. Günümüzde ise pek hatırlayanın ya da hakkıyla kutlayanın olduğunu söylemek çok da mümkün değil. Doğru şekilde pazarlanması halinde aslında Noel havasından farksız bir ortam yaratılabilir, hem de her yerin çiçeklerle donatıldığı bir ortam…

Peki, hayıflanmaktan vazgeçelim ve konumuza dönelim. Hıdırellez’de ne yapılması gerekir?

Kesinlikle şöyle yapılmalıdır demek pek mümkün değil; zira her yerde farklı şekillerde kutlanan bir bayram. Fakat şu da bir gerçek ki belli başlı yapılması gereken şeyler var. Peki onlar nedir dersiniz? İşte şöyle:

– Öncelikle herkesin bildiğinden başlayalım; bu gece bir gül ağacı buluyorsunuz, ardından küçük bir kâğıda bu sene gerçekleşmesini istediğiniz bir şeyi yazıp/çizdikten sonra bu ağacın altına gömmelisiniz. Dileğiniz sabahın erken saatlerine kadar gül ağacının altında bekledikten sonra, 6 Mayıs sabahı alıp herhangi bir akan suya atmanız lazım. Günümüzde yaşadığımız şehirlerde akan bir su bulmak kolay değil. Hadi bulduk, bunu öyle atmak çevreye zarar veren bir şey olabilir. Bundan dolayı çoğu insan ıslatmayı ya da saklamayı öneriyor.

– Madem dileklerden bahsettik, şunu da ekleyelim; bir madeni parayı aynı gül ağacının dalına asın ya da gömün. Gene aynı şekilde sabahleyin aldıktan sonra cüzdanınıza o parayı koyarsanız, cüzdanınızın hiç olmadığı kadar bereketleneceği söylenir.

– Beyaz giymek ve açık alanlarda sevdiklerinizle yemek yemek bu bayramın en güzel özelliklerinden biri. Eğer kafanızın üstüne kilit açarsanız, bahtınızın açılacağına dair bir inancın da olduğunu söylemeden geçmemekte fayda var.

– Aynı şekilde, bugün kapı ve pencereler ardına kadar açılmalı ki evin içine bereket dolsun.

Kısacası Hıdırellez, basit bir bayramdan öte, aslında sizi bahara en iyi şekilde hazırlayan bir ritüeller dizisi. Bu bahar siz ve sevdikleriniz umarız en keyifli anları yaşar ve o mutluluk bir ömür boyu sizlerle yaşar.

Sevgi, neşe ve baharla kalın…

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Back To Top